Fıtrata uygun olan idrake, hikmet denir!

Hilkat bir hakikatin feridir.

Fıtrat, ilahi temeldir ve takva ile şuurlaşır. Tohumunu sulayabilirsen, ilahi çiçekler açar.

Seçenek vardır, irade onun için verilmiştir. İrade ruhun enerjisine tabidir.

Herkes birbirine, yaratılışına göre yani fıtratına göre davranır.

Kâinatta bozukluk yoktur, insan onu bozar. Mesela, düzensiz nüfus artışı, afettir.

Ama Allah yarattığını, yaratıldığı düzende tutar.

Dünya da ilahi fıtrata göre yaratılmıştır. Âdem de fıtrat içredir. Her türlü şehvet dahi fıtrat içredir. Dinler de fıtrat içredir. Herkes, fıtratı içindeki dine bağlanır.

İnsan daima sığınacak bir merci arar. Bu insanın, yaratıcısını aramasıdır.

Kâinatta fıtratı üzerine yaratılmış olan her şey aslında, İslâmı şiar edinir.

İslam, şeksiz, şüphesiz Allah’ı bilmektir. Yani herhangi bir dinin, tekelinde değildir.

Allah, indindeki her şeyi amacına uygun olarak yaratmıştır. İnsan o yaratılış amacına uygun hayat sürer. (Ondan sonraki nesil de o amacı devam ettirir). Asırlar yenileyicidir.

Fıtrata uygun olan idrake, hikmet denir. Hikmetin peşine düşmek, fıtratı keşfetmektir. 

İnsanlar hata yapabilir, suç işleyebilir, bunları dışlamadan buradaki fıtratın hikmetine bakılmalıdır. Yaratılmış olan her şey, ilahi fıtrat üzeredir, yani kabiliyet üzeredir. Sesin fıtratını bilmeden, müzik yapamayız. Fıtrat, bir lütuftur. Allah’ın yarattığı her şey, değerlidir ve insanın yararınadır.

Seciye, fıtratla uyum halinde olan mizaca denir. Bu kökten oluşmaz, daha sonra oluşur. Mizaç, genetik, sosyal ortam, asır muvacehesinde şartlanır. Huy insanın sonradan kazandığı tabiatıdır.

Bu huyu, ona cennet ve cehennem hayatı yaşatır.

Dergâha gelip, Allah’ın zikrine girdiğiniz zaman, Allah indinde siz kazanırsınız.

Dergâhtaki ‘âminleriniz’ Ahadiyet’de kabul olunsun!

 

Allah yöneltir, nefis iletir!

İnsan, (hayatı boyunca) yolcudur.  Yol rehber ister. Şuurlu olan bu yolu (hayatı)   yöneten, yine şuurlu olan ruhtur, o enerjidir, ışıktır. Allah’ın insanlar üzerindeki tesiri, yani etkisi, esmasının tecellisi iledir. (Zikredilen Esma ile) Zikredenlerin fıtratı aynı ise, aşı tutar. (insan zikirle o tecelliyi kendisine çeker).  Esma-ül Hüsna’dan olan HADÎ esmasının zikri, yol gösterir, hidayete erdirir!

Hidayet Allah’tandır.

Allah’ı çok anmak, insan yaratılışının sebebidir.

Allah’ı bilmek; kuldaki varlıkların tükenmekte olduğunu bilmek gibi, Allah’ta asla tükenme olmadığını, bilmektir. Bunu bilmemek cahilliktir. Cahil olan haddini bilmez, bu yüzden, üstünlüğe kalkışır. ‘Ben doğru yoldayım’ diyen, dalalettedir. (Doğru yol, akılına değil, fıtratına uygun yaşamaktır) “Yarabbi, bizi sırat-ı müstakimde tut”. Sırat, cennete çıkan yol demektir.

Bu yol; adalete götürür, feraha, saadete götürür. Yolların en âlâsı, insana gösterilmiştir ve o öyle bir kısa yoldur ki, şah damarından geçer.

Biz Allah’a aidiz, Ondan geldik Ona varacağız! (İnnâ lillahi ve innâileyhi râciun)

 

Mükevvenat bir oran ve bir düzen üzere yaratılmıştır 

Bu aynı zamanda, onun bağışıklık sistemidir.

Âlemi, dört ana unsurda toplayabiliriz; Toprak, hava, su, ateş. Âlemin özü olan insanda da, bu böyledir. Yani kâinat’la insanın fıtri yapısı birdir. Kâinatta ne oranda su varsa, insanda da o oranda su vardır. Bu oran bozulduğu zaman, düzen bozulur, aksar. Mesela, dünya da su oranı bozulursa, en azından kıtlık olur. Ötekilerini de buna göre mukayese et! Bunlardan herhangi bir oranı bozulursa, insanda da olan bu oran bozulduğu zaman, insanın sıhhati de bozulur, hastalık olur.

Nasıl ki Kuran’ın tüm manası Fatiha suresinde, Fatiha suresininki Besmele’de toplanmışsa, el Esma-ül Hüsna’nınki de Allah isminde toplanmıştır. Esma-ül Hüsna’nın bazılarını, eşrefi mahlûkat olan insan kullanabilir, ama Allah lafzı celali hiçbir kimseye isim olarak verilmez.

Cüz külle zenginleşir. Cüz olan insan, Kül olan ihtişama yani Allah’a benzemeğe başladığı zaman, kemale erer.

Şeriat ve tarikat, ikisi de izafidir, maksat Allah’tır. Maksadından sapmayan din yoktur. Ehli tasavvuf böyle bakar. Teferruat esası gölgeler. İnsan hülasayı âlemdir.