El Kadir, Âleme Zül Celali Vel İkramdır.

Esmaül Hüsna, Allah’ı ve bizi söyler. Kendini bilen, Allah’ı bilir. Allah’ı bilen, kendini bilir.

 

El Kadir, Âleme zül celali vel ikramdır. Allah Kadir’dir, kul aciz.

Zül Celali vel ikram; Celalinden bakınca cefa görünür, yani ikram gelince cefası da ikram olur. Allah’ın Celali içinde, ikramı vardır.

Kader, Allah’ın emridir. Sen bu emre, ne derece uyarsın veya uymazsın? Sınırsız olan, Allah’tır; sen ise sınırlısın. Allah, yarattığına sınır koyar. (Kader senin sınırlanmandır). Bu da senin lehinedir. (Kaderin kazasını sen temin ediyorsun.) (Kaza senin o kaderi yaşamandır)

Kader, ilahi ölçüdür. Ölçüyü kaçırma. Kaza da neticedir. Ölçü değerdir, sen de davranışını ölç biç, ölçüsüz olma. Sonra zelil olursun.

Varlığın, iki yüzü vardır. Biri görünen yüzü ki o; bu dünya, eşya ve beden âlemidir.

Diğeri ise görünmeyen yüzü yani ruh ve gaip âlemidir. Görünmeyen yüzü, görünen yüzünden daha güçlüdür. Beka, ahiret; daha hayırlı ve geçerlidir. Ölüm bize, bu hakikati gösterir.

İman, görünmeyenedir. Görünür, zaten görünüyor.

 

El Fatr, yoktan var eden. El Halik; Halikul külli şe’in yani her şeyin Halik’i Allah’tır.

Yetiyorsa; zengindir, fazlası derttir, huzursuzluktur. Allah; mutlak zengin, insansa mutlak fakirdir. Yani Allah’a muhtaçtır. Malına mülküne muhtaç olan fakirdir, daima açtır. Allah’la olan zengindir! Çünkü Allah Ganidir, zatında zengindir. Allah’ın yanında herkes, fakirdir. Malla zengin olsa, ilmen fakirdir. Vs.

Allah’ı bilen, servetinin emanet olduğunu bilir. Akılla, ilimle zengin oldum diyen, Gani olan Allah’ı unutursa, bir anda ne malı, ne mülkü ne de aklı kalır!

O gani olan Allah, ne yarattıysa, o yaratık ben ganiyim diyemez. Derse, zengin olamaz. Olsa olsa firavun olur. Çünkü o, ben bana yeterim dedi. Asıl varlık sahibi, Allah’tır. O Ganidir ve Varistir.

Servetinin Allah’tan olduğunu bilen, cimri olmaz. Servet Allah’ta ganidir, tükenmez. Bir de ekini ek ki çoğalsın!

Dünyada şan, şöhret sahibi olmak değil; Halkta makbul olmak değil; Hakta makbul olmak daimdir.

Allah, üreteni çalışanı sever; miskini, tembeli sevmez. Tembel de daima huzursuzdur. Allah Gani ve Kerimdir. O’na güven ve çalış, kazan, hamd et!

Yüreğinin kıblesi Allah’a dönük olanın, bedeninin kıblesine ihtiyacı olmaz! Zaten bedeni, onun kıblesidir. Yürekten ne haber? Ruh, bedenden çok güçlüdür.

Allah’ın insan için projesi, muhteşemdir. Onun projesine uy! Huzurlu ol!

Şeytan, insanın kanıdadır ve dolaşır. Kan, nasıl bedende dolaşırken kirlenir ve yine kendi sisteminde temizlenirse; şeytan da, kanda boyuna şüphededir, candaki esma ile dur olur.

Nimet, külfetin karşılığıdır. Çalışmak, şükürdür. Şükür edene, çok verilir. En ala şükür, Allah’a şükürdür. Allah Şekür’ dür.

 

Kendini bilmemiz için, Allah bizi yarattı.

Kendini bilen, Allah’ı bilir,  Allah’ı bilen kendini bilir.

Bu dünyada, gurbettesin. Onun için, huzuru bulamazsın burada. Burada ağlamak, gülmek var. Hicran, gam, kasavet var.

 

El Halim; Allah’ın müsamahası ve hoşgörü sıfatı ismidir. Hoşgörü, müsamaha insana Allah tarafından verilirse, insanlar Allah ahlâkında olabilirler.

Yük yüklenen, ilim sahibi olur. Yüklenmeyen, mahrum kalır. Manasız yüklenme de vardır. O da, ten perverlik yani tembelliktir. Hâlbuki emeğin karşılığı, berekettir.

 

Hayır ve şer;

Şer; ilahi sisteme ters düşen hareketler, hak etmeyen davranışlardır. Hayır da; aklın idraki ve vicdanın ölçülerine uygun, davranışlardır. Hayır ve şer, bize göre değildir, yani bize hoş gelen hayır değil; kötü gelen de şer olmayabilir. Bu yüzden sıratı müstakimi Allah’tan istemeliyiz.

Haz almak, güzeldir ama hazzı baş tacı yapmamak lazımdır. Haz almak, nefse esir olmaktır. Çıkar için değil, hayır için gayret sarf etmek lazımdır!

İnsan kendini her şeyin merkezinde görünce; her şeyi aşağı görür, dışlar, yalnız kalır, hayırsız olur, kendim ettim, kendim buldum olur.

 

El Maruf, hayırdır. Hayırda yarışın, şerde değil! Şerrin de lüzumu vardır. Şerri kaldır at, değil, şerri tercih etmeyin, hayrı isteyin. Hayrı istemek, hayırdır.

 

Allah’ım, Hayrun Hafızun, vel Er Ramanür Rahimun!

Duyguları regüle eden, Allah’tır. İnsanın duygularında, öfke vardır. O öfke, seni esir etmesin! Sen, onu esir et, ona hâkim ol! Öfkeni esir etmen, seni kâmil kişi eder.

Asıl ilâhi sistemi anlamak, cennettir.

Tefekkür; derin düşüncedir, sathi düşünce değil! İdrak ve hikmet, derin düşünceden gelir.

Seni yedirip, içiren; Allah’tır. O yedirirse yersin, içirmezse bir damla içemezsin. Bu düzen içinde sen de, oruç tuttum dersin. Ha maşallah!

Seni bilen, seni sınamaz. İki cami arasında olsa da, namaz kılmaz! Kudret sahibine de, sual olmaz!

Kulluk, Yaratana olmalıdır. O zaten yaratmış, kollamış, korumuştur ve isteyeni huzura kavuşturur!