Âlemlere rahmet, Rahman ve Rahim olan Allah’a aittir.

Hedefini bulan oku ben atamam, o oku Allah atmıştır.

‘Ben bende değilim, bir ben var bende benden içeri’.

Hayatta Allah her zaman müdahildir. Görür ve işitir ama Allah’ta koklama, tatma olmaz. Bunlar kulda olur. Allah’ın tatmaya, koklamaya ihtiyacı yoktur, o eksik olan kula lazımdır. Kul, tatmayınca bilemez. Çünkü insan aklı, sebep ve sonuç ikilemi içinde düşünür, anlar. Zihinde bir şeyin yer etmesi ilim olur. Tedai yani tekrar öğretir. Melek kendine verileni kullanır, insan düşünür, öğrenir, hatta ukalalık bile eder.

 

Akli, zihni kalbi kudretine muhtacım, lütfeyle Allah’ım!

Allah’ın şüphesiz varlığının tezahürü, insandır. Hasbinallah, yani Allah bana yeter demektir.

Biz Allah diye zikrettiğimiz zaman, Allah bizi zikreder. İnsanlar, Allah’ın esmasını okuyarak onu anlamaya çalışırlar. Esmaya sarılmayan; eşyaya, puta sarılır.

İnsan, sınırlı bir varlıktır. Sınırlı bir varlık, sınırsız olan Allah’ı nasıl kavrar, nasıl anlar. Ancak Allah deyince, yüreği titrer. Nefsi ile ruhu arasında müthiş bir alış veriş olanlar, Allah diyince yüreği titreyenlerdir. O’nunla bakan, O’ nunla işitir. Bu, bizde sınırlıdır.

 

Allah; Zatını esması ile tecelli etti.

Esma sıfatı teşbihi, zatı tenzihi söyler. Allah, mutlak bir bütündür, zerrelerden meydana gelmez.

“Leyse kemislihi şey-in”, hiçbir şey O’na benzemez. O, hiçbir şeye benzemez. Sınırlı olan, sınırsız olanı kuşatamaz, Halik- mahlûk. O’nu idrak etmek, idrak edememektir. Ancak Allah dersin. Allah’ı idrak etmek, O’nu idrak etmekten aciz olduğunu bilmektir.

 

Yarabbi beni yüzde yüz Seninle kıl!

Hayatın bütün evrelerinde her anında yüzde kaç Allah’lasın, o kadar huzurdasın veya o kadar sıkıntıdasın. Bir şey istemezsen, üzüntü kalmaz! Çünkü istediklerin olmayınca, üzüntü olur. Ama o üzüntüyle eriyince görürüsün altınmısın, bakırmısın! İlletler üzerinden giderilince, hikmetler daha iyi anlaşılır. Et ve kemikten öte, sen düşünensin.

Sırlar sana mahrem olduğu için, başkalarını da senin gibi sanıyorsun. Sırlar, bir taraftan seni tutar; elini ayağını bağlar; sürükleyerek vuslata, sonra cemale, sonra da kemale götürürler.

Allah bizim için şüphesiz hayır işler. Bizden ne haber? Bunu şüphesiz biliyor muyuz?

Varlığa Allah’ın bak dediği yerden bakan, huzurludur. Allah’ın nuru ile bakan, mübarek gözü görür. Öteki ise çapağı görür.

Allah, yatanlara değil gayret edene verir. Mal, mülk, dünya, arzusu insanı Haktan uzak tutar. Hak’tan uzak kalan haksızlık içinde huzursuz olarak bocalar durur. Çok sevdiğini ilahlaştırırsan, put olur ve Allah’a karşı şirk olur.

Muhakkik olamayan, mukallit olur!

Kamil insanın arşı, gönüldür. Onun için yere göre sığmayan gönüldedir. Kalpler, Allah’ı hatırlamakla mutmain olur. Bedendeki kalp bedeni düzenler. Gönül denilen kalp de insanın manevi varlığını düzenler. Varlığın merkezinde Allah vardır. İnsan Allah’ sız konuşamaz.

Allah’ la güzeli görür. Maşallah der. Biizniallah der. Vücudumuzun üçte ikisi, sudur. ‘Biz her şeye, sudan hayat verdik’ ayeti gereğince, Allah diyince, bizdeki su ne hallere girer?

Sohbetlerimde, sohbetlerime iştirak edenlerin veya benim mal mülk zenginliğini, rütbelerini,

titrlerini, ünvanlarını, mevkilerini, tüm bunları nazarı itibara almadan sohbet ederim.

Benim olduğu gibi onların da akıl, idrak, vicdan ve ilimlerine bakar; kalbi olanları severim.

Kuran veya her hangi bir kitabın içindeki Allah bahsi geçen kısımları beni ilgilendirir ve ben yalnız onları okurum. Çünkü Allah’ı tanımak istiyorum.

Yarabbi, bana sıhhatli, afiyetli, edepli, davranma ve konuşma lütfet. Âmin!