Âlemin mizanı Allah’ındır. Allah’ın hesabı bütün hesapların üstündedir!

Yaşama becerisini beceremeyen insan, huzursuzdur. Hayatın; inişli çıkışlı, zor kolay, acı tatlı olduğu da senin bakış açına bağlıdır. Bu bakımdan doğru olmayan mutsuzluktur. Varlık rahmetten olduğu için, mutludur. Yani, Her şey kendi halinde olduğu için, halinden memnundur, ısrar eder. Zaten, Rahmetin bir şeyi zikretmesi o şeyin mutlu olmasını gerektirir. Rahmetin zikretmediği bir şey olmadığına göre âlemde mutsuz bir şey de yoktur. Mutsuzluk dediğimiz mutluluğu söyler.

Allah’ı seven onun verdiği acıları da sever. Zaten, İlahi cazibe olmasaydı, faniyi ve eşyayı, sevmezdik.

Tutkuyu, sevgi zannetmeyin! Sevgi aktır. Sevda karadır.

Her hatanın başı, dünya tutkusudur. Tutkuları, sevgi zannediyorsunuz!

El-Hubbu min Allah yani Allah için sev! Allah için olmayan sevgi ölür. Hiçbir şeyi Allah’ tan esirgemeyin! Allah’ın sevgisini yitirmekten korkun! Sevginin kaynağı El VEDUD!

Varlığın parmağı, Allah’ı gösterir. Parmağa değil, gösterdiğine bak!

El Vedud, Allah’ı sevenler, onun kulunu sevmesine yetişemezler. Allah’ta sınırsız sevgi vardır. İnsanın iradesinin ve tercihinin rolü vardır. Muhabbet kalbidir. Sevgi de fiilidir.

Her şeyi Allah için işleyen, Âlim-i Billâh yolundadır.

Allah Gafur ve Rahimdir, bağışlar.

Yarabbi sev de, de seveyim!

El Hamdülillah Rabbil Âlemin, i kalben diyeyim!

 

Es Samed!

Her şeyin mükemmel olduğunun idrakine varırsan, ihtiyaç içinde olmazsın. Çünkü her şey yerli yerinde mükemmeldir. Onun için Es Samed deriz. İhtiyaç mühim değil, bilinç mühimdir. Bir insan kalben Es Samed idrakine varırsa, her türlü ihtiyaçtan uzakta olur.

Aslında istediğimiz şey sadece bir tercihtir, ihtiyaç değildir. Herkes bedensel yaşayışı içinde sabittir. Değişmek onlara zor gelir. Öğrenmek zor gelir. Onun için de huzur bulamaz.

Tüm çelişkiler, yanlış yönlendirilmiş arzulardan kaynaklanır. Dışsal barışı sağlamak için içsel barışı sağlamak gerektir. Her birey iç huzurunu bulduğunda dışa ihtiyacı olmayacaktır. İhtiyaç duymamak özgürlüktür. İhtiyaç duymayan, elde edememe korkusu taşımaz. Korku öfkeyi getirir. Korkacağınız bir şey yoksa öfke duyacağınız bir şey de yoktur.

 

Suphan Allah, Allah’u Ekber, El Hamdülillah.

Suphan Allah, yani hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah’a, elhamdülillah ben O’na muhtaç ve ihtiyaç içindeyim. Aslında varlığımız Allah’a hamdü senadır. Dilimizle de söylemek, tesbihtir, ikrardır.

Övgüye ihtiyacı olmayanı övmek, senin içindir. Övme, övülme zevkini yaşamaktır.

Bir şey yapmadan, bir şey meydana getirmeden, övünmeye, avunulmaya bakıyorsun!

Kendi kendine yettiğini zanneden bir insan, Allah’ı bilmez ve O’na sığınmayı da bilmez! Huzursuzdur onu da bilmez. İlacın sendedir fakat göremezsin. Derdin de sendedir, lakin farkında olmazsın. Sen kendini küçük bir cisim zannediyorsun, hâlbuki sende dürülür koskoca âlem.(Hz Ali).

Hamd Allah’a yalvarış ve yakarıştır. Allah’ın bize verdiklerinin en mühim Hamdi vermesidir. Elhamdülillah O’na koşmaktır. Sana senden haber veren Habir olan Allah’tır.

Aklıselim, Kalbi selim, Zevki selim.  Allah’ta itidal yani aşırılık yok ki, suretinde olsun!

Kader; Allah’ın biçilmiş mübarek emridir.   Ahiret de, mükellefiyetin bittiği yerdir.

 

Veciz Sözler

Bütün varlığın gözü, Allah’ı görmez. Allah her şeyi görür ve Kendisine ancak Kendi şahittir.

‘Razı ol, herkes kendi rızkını yer’ denir. Bu dini bir telkindir ama yanlıştır! Çünkü yine dini öğretiye göre. Allah senden hareket, Benden lütfü bereket der!

Kendi fıtri kabiliyetine göre meslek seçimini yapamayan,  karısını veya kocasını da seçemez!

Bu kız her bakımdan çok iyi bir insan, bir tarafı var o iyi değil. Ama ben onu değiştirebilirim demek yanlıştır.

Bağışlamayı bilen, yüksek karakterlidir. Kayıptan çok, kazançlı olur.

Bilgi çok mühimdir. Onun için bilenle bilmeyen bir midir? Bir ezberleşmiş bilgi bir de hazmedilmiş ve öğrenilmiş bilgi, asıl bu keşfedilmiş bilgidir.

Âdem çekirdek, üreme sahası Havadır. Malzeme ise aynı, aynı enerjinin değişik yoğunluktaki halleriyiz yani hepimiz biriz.

Zengini çalışarak kazandığı için fazla vergi ile cezalandırmayalım. Üretmeyen fakire daha fazla vererek tembelliğe teşvik etmeyelim  (Çin atasözü derki, ben sana her gün bir balık vermem, ben sana balık tutmayı öğretirim).