ŞANS

Cesaret; hem sonsuzluğu hem de şanslılığı sağlar. Yani hem sevindirir hem de üzer. Yani üzülmeyelim diye cesaretsiz mi plalım? Hayır, herhalükârda aktif olmak iyidir. Cesaretsizler ise; ele geçmiş nimetleri değerlendiremez, elde olanları da kaybederek hayatı boşa yaşarlar. Şans; eline geçen fırsatı iyi değerlendirenler içindir. Bu değerleri kaçıranlar, daima şansızım diye dövünürler. Esas olan, ‘şanslıyım- şanssızım’ demek değil, ümidi yitirmeden çalışmaktır. Kazançlar, çalışma mahsulüdür.

 

İhtiyaç içinde olanlar, ihtiyaçlarını temin oranında araştırma içinde olmalıdır.

‘Çok’ elde etmeği düşünmek, duygusuzluk yaratır,dolayısı ile de hayat tatsız geçer! Yalnız giysiler ve süslenmeğe değer verenler, gönül süruru içinde olamazlar. Üne ve servete tamah etmek, akıl işi değil, olduğun yerde patinaj yapmaktır!

 

Yaratanı görmedi eşyayı put edindi, onda zat nihan oldu, ömürse heder oldu!

 

Allah’ı şiar edenlerin dışında, her şey teferruattır. Fakat bazen, Dünyadaki şeylere değer verenlerde, sevgiliye veya tutkuya tercihler başlar. Buradan en iyisini seçme olayı gelişir ve seçmesi gerekenin aslında Allah olduğunu kavrar.

Yaradılış, yüce yaratıcı olan Allah’ındır. Hiçbir şey boşuna yaratılmadı.

Şüphesiz gönüllerinde Allah’ı bilenler, yar ağyardan tamamen alâkalarını kesmez, bunlar halk içinde Hakla olurlar. Çünkü, Hakkı bilen en yüce yaratık, insandır!

 

İnsanlar geçici ve ölümlü şeylerden zevk almaktan vaz geçmeği bildikleri nisbette, bu dünyada huzur, sıhhat ve afiyette olurlar.

 

Ilımlı olmak iyidir!

 

Gündüz uyumak, aylaklığa, uyuşukluğa, gece uyumamak ruhsal bozukluğa uğramaktır.

Gündüzleri uzun olanların, geceleri kısa olur.

 

İnsanın en büyük kaybı bencil olup, kendinden başka insanlara değer vermemesidir.

Mağrur olmak değil vakur olmak iyidir. Vakur olan, şiddete başvurmaz.

Ilımlı olmak, sert olmaktan çok daha iyidir.

Her nefsani zevk, zevk değildir, süfliliktir.

 

İnsan, kadın erkek cinsel ilişkisinden ürer. Bu ilişki öyle tatlı bir olaydır ki akıllılık mıdır yoksa aptallık mıdır, o anda bunu düşünemez ve bilemez.

Bir kenti yönetmek kolaydır. Ama bir kadın yönetmek daha zordur.

 

Bizim sükûtumuzdan bir şey anlamayan, konuşmamızdan da bir şey anlamaz, hatta bizim sükutumuz, konuşmamızdan daha hikmetlidir

Bizde özel Çarşamba geceleri, masamız zengin, gönlümüz sıcak, içimiz serin olur.

Çünkü bu gecede ılımlı insanlar toplanır. Ilımlı insanlar kendilerine yeterlidirler ve sevinç içindedirler.

 

Yaşama sevinci

 

Gerçeği kabul etmek bir izan içinde olanlar içindir.

İzansızlar yaşamaktan nefret eder. Yaşama sevinci içinde olamazlar.

Büyük sevinçler, sabır sahibi olanlarındır. Aceleci ve telaş içinde olanlar huzursuz olur, sevinç lutfundan mahrum kalırlar. Yaşamın tadını çıkarmadan yaşayanlar, manasız yasaklara uyup mahrum kalanlardır. Ama yine de, böyle bir hayatı sürmek ister, ölmek istemezler. Sosyal düzende çıkarılan yasa ve kurallar yararı ve zararı sınırlamak için olsa da, sevinci ve huzuru vermeğe kafi değildir. Bununla beraber esas gönül vusatına sahip olmak, vicdanlı olmak, empati yapmak kemalde olmaktır.

 

Bir insan yanlış yapmamak ve her şeyin hakkını vermek için uğraşı içinde olmalıdır.

Övülmek için kolaya kaçan kimseler zayıf karakterli insanlardır. Öven ve yeren bir kimse, tanınmak zorluğu çeken, aşağılık duygusu içinde olan zavallı bir kimsedir.

Başa gelecek kusurlar ve hatalara karşı uyanık ve nasiptar olmak kemal yolunda olmaktır. Aksi halde hatalarını kapatmak, türlü bahaneler bulmak, yardımlar aramak, egodur, yanlışlığa düşmek ve yanlışlığı savunmaktır.

 

Rastgele tutarsız konuşan, öğrenmenin değerini bilmeyendir.

Öğrenmemek, kötülüğe razı olmak demektir.

Diploma için yapılan eğitim, bilgisizliğin getireceği zenginlikten daha kötüdür.

 

Birbirine benzer huylar kendi aralarında dostluk kurarlar.

 

Beden- Ruh

 

Ekseri insanlar, ölümsüz ruhlarına verdikleri değerden çok, ölümlü bedenlerine değer verirler. Aslında ruh bedene faiktir. Beden daima aciz ve zavallıdır. Beden, Rahmani ve şeytani olayla donatılmıştır. Burada her ne kadar insanın şeytani hususu daha etkin gibi görünse de, insanda Rahmaniyet faiktir.

 

 

Mahluk bilmez Halikin bildirmediğini! Yaptıklarımızın hiçbiri elimizde değildir!

Yalnız cehaletimizden hakikati anlayamayız, yani anlayışımız ve yorumumuz farklıdır!

 

Kalbin elektrosu çekilirken ekranda görülen ve kayda geçen yukarı, aşağı çizginin hareketi canlı olduğunu gösterir. Düz bir çizgiyi göstermeğe başlarsa öldüğünü gösterir.

Bir insan da ‘ben büyüğüm’ diyip durduğu zaman ölmüştür!.

 

Dünyayı cennet gören, hakiki cenneti görmekten mahrum kalır!