Allah’tan başkasına kulluk etmemek HAK’tır!

Allah özünde BİR, zahirinde çoktur. “Birdir ol BARÎ çoktur asari”. (eserleri)

Bütün güzellikler O BİR’ dendir, yani her şey Öz’de birdir. Onun için de sonunda dönüş öz’e, Allah’adır!

Allah’tan gayri bir şeye bağlı olmak şirktir. Fakat nerden bakarsan bak, faili mutlak olarak Allah’ı görürsün. (Allah’tan başka bir şey yoktur ki şirk olsun) Allah’a en büyük şirk, insandır. Şeriki de yaratan odur. İnsan bir put yapar, sonra ona Allah diye tapar. ‘Ya Rab’ der, ama birçok Rab’ler edinir. İşte bu şirktir. Yani Allah’a ortak bir şey bilmek, (taparcasına bir şey sevmek) Allah’a şirktir.

İnsan saplantı inadından vazgeçmedikçe, yeni şeylere geçemez. ‘Elhamdülillah ben İslâm’ım’ diyenlerin birçoğu, ENE yani ‘BEN’  putunu taşırlar!  Allah insana, bu dünyada lüzumlu olan beden elbisesini vermiştir. İnsanın bu beden elbisesini bu dünyadaki şartlara ve sistemi ilahiye göre kullanması, ona sıhhat ve saadetle yaşamasını temin eder. Beden elbisesini hor kullananı da perişan eder, hasta eder. Her şeyi yerinde kullanmak gerekir. Mesela, kulağı var duymuyor, yani kulağın kepçesi var, içinde örs, çekiç gibi bir unsuru yok, o zaman işitemez. Değil mi? Peki ya bir de kulak yapısı itibari ile tam işitir ama duymaz olanlar var, onlara ne demeli? (Anlayışsızlar için beden put olur!)

Allah ADİL’dir, adil karar verir. Allah HAKEM’dir. Dünyadaki İlahi oyunun hakemi Allah’tır. Oyunun kuralları bellidir. Spor da olduğu gibi kuralları bozanlara hakem düdük çalar! Yani, Allah sana bütün verdiklerini lütuf olarak sundu, senin ihtiyacın olan her şeyi verdi, şükretmezsen ve anlamazsan ne olur? Allah lütfunu kahra çevirir. Senin küstahlığını,(Burnunu sürterek) adaba döndürür. Kalbinde şükür olmayanın, kalbinde küfür vardır.

Kahrın da hoş, lütfün da hoş diyebilmektir hoş.

Nahoşsuz olur mu hoş

Nahoşsuz bilinmez hoş

Sabırla her şey hoş

Allah demek hepsinden hoş

Allah eder her şeyi hoş

Edep gelince zarafet, kibarlık ve iyilik olur. Şairin dediği gibi…

Edep bir taç imiş nur-i Hüda’dan

Giy o tacı, emin ol her belâdan

Allah’ı bilen ona hamdü sena eden, her şeye, her olaya eyvallah der. Sıkıntı etmez.

 

Olmayanın adı olmaz, adı varsa kendi de vardır!

Allah ilmiyle, her şeyi kuşatmıştır.

İnsan, O’nu, O’nun ilimle kuşattığı varlığı iyi inceler, iyi anlarsa Yaratanına mest-ü hayran olur. O’nu yegâne ilah bilir. Göz, akıl, gönül, Allah’ı görmez. Çünkü muvakkat, muhakkakı görmez ama hayali sonsuzdur.

Allah’ı sevmek, yarattığını sevmekle başlar ve sonra en yüksek sevgi olan ilahi sevgiye yani, bütün sevgilerin kaynağı olan Allah sevgisine yöneltir. Buna rağmen, ‘Allah’ demek, O’nun sistemine uymak, cüz-i varın haddi değildir. Meğerki hidayet Allah’ tan ola!

‘Okuyorum, yazıyorum, düşünüyorum, söylüyorum Allah’ın dediği oluyor. Düzeni ilahiye, ister istemez uyuyorum’.

Mükemmellik, Allah’ındır. İnsan mükemmel olmaz. Kemale gider.

Basir olan Allah, ödünç olarak mahlûkatına görme işini verir.

Kamil, mükemmel yolunda olandır, mükemmel değildir.

Elbette, insan Allah’ın kuludur. İnsanın yaradılışındaki makbul olan hususiyet onun kul olmasıdır, köle değil. Köle, eli ayağı bağlı demektir.