İnsanın işi Allah’ı bilmekmiş. Bu esasın dışında gerisi hep lafı güzafmış.
Edeceksen Allah’a intisap et.
En hırslı insan bile bence bu âlemde kanaatkârdır. Çünkü bu âlemde insana öyle geniş (nimetler)sunulmuştur ki, bunu anlamaya bir idrak tıkanıklığı (sınırlı) idrak manidir.
Hakikatin gücü yanında muhakkak safsata vardır. Karşılaştırıp bunlardan birini tercih etmek idrak işidir.
Bir şeyin olması için lüzumlu tedbirleri alın, ciddi faaliyette bulunun ama acele ile değil müsamaha ile geniş bir zaman verin! Öze bakın, teferruata kapılmayın!
Bir şey okuduğunuz zaman veya dinlediğiniz zaman, şimdiye kadar kabullendiğiniz bilgilere ve onların kalıplarına uygun bulursanız ‘anladım’ diyorsunuz. Hâlbuki onun aslı anladığınız gibiolmayabilir. Müstakil düşünmeyi deneyin! Zihninizde kalıplaşmış bilgileri daima referans alırsanız, geniş bir anlama imkânına sahip olamazsınız.
Oysa, idrakin gelişmesi önemlidir!
Şüphesiz dikkatinizi çekene eğilirsiniz, öyle ise sizde vasi (geniş) bir dikkat zenginliği olmalıdır.
Şunu iyi anlayın ki; Halik-i mutlak olan Allah ne yarattıysa kullarının faydalanacağı şekilde yaratmıştır.
Bu maddiyatla beraber, manevi hususiyetleri de taşır.
Klasik bilgilerle yetinmek ve yöntemlere bağlanmak yöntemsiz olmak demektir.
Allah’ın âdeme bahşettiği nice lütuflar vardır, idrakinizi kilitlemeyin.
İdraksizlik ümit faaliyetinizi durdurmasın. Güven neticesinde azimle her şey elde edilebilir.
Biz ebedi hayatın nehri içinde akıyoruz.
Yaşadığı zamanı beğenmemek, ona değer vermemek dolayısı ile kendisine verilenden nasiptar olmamaktır. Hâlbuki zaman ve sıhhat çok değerlidir. En büyük israf da budur.
Hayatta karşılaştığınız zorluklar ne kadar büyük olursa, o kadar da büyük bir problemi çözmüş olursunuz. Matematikte bir problemi çözmeye çalışmak bir zihin jimnastiğidir. Yıllarca okullardaki bu uğraşı boşuna değil, ama hayatta karşılaştığın problemleri çözüme vardırmıyorsa boştur!
Âlimi mutlak olan Allah her şeyi doğa olaylarını ve bilhassa insanı ilmiyle etkiler.
Kendini bilen Allah’ı bilir.
Kurallara bağlı kaldıkça ona bir genişlik vermedikçe hiçbir şeyin değişmesi imkânsızdır. Yeter ki hissedin, anlama özgürlüğüne sahip olun! Bir şeyi gözlemleyin. Onu görmek için kendi hedeflerinizde saplanıp kalmayın!
O, daha ileri hedefler de olabilir, sizi de değiştirebilir. İnançlarınızı rafine edin. Allah bir an da bin oluş sergiler.
Gönle inin orası tahdit edilemez. Akıl türlü hallere girer, kararsızdır.
İkilik taşıyan akıl şaşkındır.
Deney ile elde edilmiş ve uygulanabilir özelliği olan bilgi, sanatla bağdaşmışsa hikmetlidir.
Tecellinin vuku halinde hadis ve hemen rücû ile de fanidir. Bu hal o kadar seri ve daimdir ki iki tecelli arasında hiç fasıla hissedilmez ve böyle devam eder. Biz mevcudu daim zannederiz.
Doğruluğa düşmanlık, kötülüğe ortaklıktır. Böyle gaflet ve cehalet içinde olanlar huzurlu olamazlar, nuru göremezler.
Bütün mülkü yed-i kudretinde, tasarrufunda olan Allah ne yücedir. O her şeye kadirdir. O Allah ki bu iki cihanı yarattı hangisi daha aladır diye âdeme sual etti. Hayatı ve ölümü yarattı. Bu geçici âlemde hiçbir düzensizlik olmadığı gibi bekada da şüphesiz düzen içindedir.
Gafletle bilmedik biz bu âlemi,
Hakikat sandık bu zeval âlemi,
Rüya tabir ettik misal âlemi,
Künhüne varmadık bu sır âlemi
——————————————–
Bu âlemi esasından kim bildi?
Âdem geldi âdemliğini bilmedi,
Bir varmış bir de yokmuş dedi gitti.
Hâlbuki bunun sırrı âdemdeydi.
Herkesi şaşkına çeviren dünyadaki para oyununu hiç sevmedim. Şimdi hiç para oyununa girmiyor ve nefret ediyorum.