Hakikat varlığımı bilmeyenler nerden ona talip olurlar. Benimle irtibata gir!

Sahibimiz Sensin Yarab! Sen Kerimsin!

Daha da insan mı bekliyorsun, yetmedi mi, karşılaştığın binlerce insan.

Geç artık halkı, Hakka bak Mutlu, Hakka!

 

Hepimiz Bir’in parçalarıyız!

Ruh, vücutla kısıtlanmış. Ruh neden kısıtlandı? Bundan maksat nedir?

Yüksek akımın şehre inmesi için trafo lazımdır. (Ruh için de, beden bu dünyada trafodur!)

Sen- ben ikilemi içinde kalırsak, (içimizden) bir olduğumuzu anlayamayız.

Cisim, senin bu âlemde aracındır. Sen araçla değil, ruhi yapınla insansın.

Nurani perde,

Zulmani perde,

Perde yok, nerde

Temaşa, perde

Bulduğun, kendi aradığın ve kendi arzundur. Ne ektinse, onu biçersin. İlahi düzende sana verilen rolü yapmakta ne kadar mahirsen, o kadar rolünde (huzur içinde) yaşarsın.

Hayat sahnesinin devamı içerisinde, her varlık emektardır.  İnisiyatif, her insana mahsus (Rolüne uygun) bir davranış biçimidir.  O içgüdünün içinde aklın yanlığı da vardır.

Kimse seni bir şeye mecbur edemez, sen seni mecbur edersin!

Kimse seni mahkûm edemez, sen seni mahkûm edersin. Sen serbestsin, istediğin yere gidebilirsin ama bir yere gitmezsin. Sen seni ilahsız edersin, hem de ilah diye diye; küfür edersin, istemeye istemeye; nefret edersin isteye isteye. Yani insan donuk değildir, değişkendir, değişir en sonunda. Çünkü değişmek, yenilenmek ilahi varlığın, değişmez kuralıdır.

 

Parçayı bütün içinde görmek, Âlimin işidir.

Bilginin kaynağı, Allah’tır. Allah, Âlim-i Mutlaktır. Ne ki yaratıldı, ilmidir. Allah’a ilimle varılır. Bu açıdan bakarsan, vahi yolu açılır. Bu bana yeter diyen yeter (dediği yerde kalır).

Manayı Maksada, Maksadı Maksuda götürmeye çalışan, tükenmez

İbretsiz ( ibret almadan) , gezip dolaşmak; fayda vermez. İbretsiz ilim, fayda vermez. Akılsız ilim fayda vermez. Akıl, Allahsız olursa başarıya ulaşmaz. Hakk-el yakin olmaz.

Bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi teberrüken yani uğurlu ve mübarek olarak Veliyullaha verilmiştir. Fiilin içinde Faili görmek; gerçeği Esma-ül Hüsnada, Halik’i mahlûkta, sebebi müsebbip de görmektir ki, bu parçayı bütün içinde görmek, Âlimin işidir.

Âlim bile Allah’ın ilmi karşısında aciz kalır.

İlim fukarası da cehennem ehlindendir.

Tarikatın saliki; ilim, amel, ihlâs ve ar ehli olandır. Derviş, Pirini şiar edinen kimsedir.

Bir kimse bir tarikata giriyorsa, önce o tarikatın nakibliğine yani vekilliğine, çavuşluğuna, şeyhliğine sonra da mürşitliğine talip oluyor demektir.  Ama bu dereceler hak edene verilir.

Tasarruf-u ilâhidir o, Velinin zatına ait değildir. Ona ikramda bulunan Allah’a aittir, ehline verilir.

Erenler derler ki:

‘Bir müşkülün varsa, ehli zikre sorun’. ‘Âlimin uykusu, cahilin ibadetinden daha faziletlidir’.

‘Talebi ilim olanın, talebi Âlim olan Allah’adır’. Talebe; hocayı geçmezse, ilim ileri gitmez!

İnsandaki en büyük faktörlerden biri de, hatta en mühimi, vicdandır. Vicdanı kirlenmemiş, kararmamış bir insan; ne güzel bir insandır ki, o insan, yücesinin misalidir.

Bir varlık yaradılış amacına uygun olarak hareket eder. Yani (Allah’ın emrine) secde eder.

Sor, sorun etme! Tartışmaktan ve mücadele etmekten sakın! Eğer Âlim ile tartışırsan, senin ne yaptığını umursamadan ilmini gizler. Eğer cahil ile tartışırsan senin göğsüne sıkıntı verir de sözün ona kâr etmez.

 

Allah’ın merhametinden mahrum kalanlar;

Mürşit konuştuğu zaman, sen amcan, baban, komşun veya kocan konuşuyor gibi algıladın. (Bazen de korktun). Sen, yılandan, böcekten, hayvandan değil, asıl, bir insanın şerrinden kork!

Allah’a sığın!

Mürşit, senin bakışındaki zulmü görür.

Kadınlara benzemeğe çalışan erkekler, erkeklere benzemeye çalışan kadınlar, hilkate aykırı düşerler. Allah’ın Rahmetinden uzak kalırlar. Münafıklar, zalimler, yalan söyleyenler, arkadaşlık, akrabalık bağlarını bozanlar, iftira ve bozgunculuk yaparak (Hak’tan ayrılanlar) Allah’ın rahmetinden mahrum kalırlar. Bilhassa dinciler,(Allah adına konuşup) Allah için yalan söyleyenler lanetlenmişlerdir.

Oysa izan sahibi edepli olur. Tevazu içinde olur. Allah tevazu ehline yardım eder.

İnsani hareket eden hata yapabilir, yalancılıkla hatasız görünen insan, insan değildir.

Adalet; aşırılıktan uzak ve dengeli olmak, her şeyin hakkını vermek, ilahi düzeni anlamak, ona göre yaşamaktır.  İnsanların en huzurlu olanları, kendine ve başkalarına hayırlı olanlardır.

Hastanın iniltisi, Allah’a sığınmasıdır, duasıdır, ibadetidir, Allah’a kul oluşunun bilincine varmasıdır.

Sana kul oluşumuz, iftiharımızdır.

 

Veciz sözler:

İbretle bakacağın şeye, şehvetle bakmak haramdır. Şehvetle yanaşmak lazım iken, durmak da haramdır. Haram bir şeyi yerinde kullanmamaktır.

Toprak dediğin yer, üzerine düşen her şeyi yer.  Yalnız manayı yiyemez.

Üzerine yürüsen siner, ona cesaret verirseniz sizi vesvesesine gark eder. İlah var ki, şeytan var.

Gölde suyu seyretmek güzeldir. Ama onu içmek, kullanmak, yıkanmak, daha güzel ve faydalıdır.