Allah’ın maksadı,  mahlûkatı ile dile gelmiştir!

Mahlûkatı (O’nun maksadına) kelâm olmuştur! Mesela, var-yok (La- illa) kelimesinin zuhuruyla; yoktan imkân âlemine gelen varlıklarda, Hakk esma ve nitelikleri ile göründüğünde, varlıklar feyizlerle ilâhi tecellilere mazhar olduğu gibi, Allah’ı Teâlâ da kudretini, Halik vasfını gösterir!

Hele bir ibretle bak!

Kâinatta bir şey yoktur ki onda Hakk’ın ihtişamını görmemiş olasın! Oku!

Halk (yaratılış), Âdemi yani yokluğu, Hakk ise kıdemi (önceden var oluşu) gerektirdiğinden kıdem ve Âdem (bu varoluş ve yok oluş) arasındaki değişiklik, ilâhi saltanat hükümlerini gösterir. Her iki âlem de, her şeyin elde edilmesi için bir sebep ve delile muhtaçtır. Zaten bu âlem sebepler âlemidir. Hayat; önce dünyayı, sonra ahreti yaşamaktır. Böylece hayat birbirinden ayrılmayan iki yönlü bir bütündür.

Sana himmet olan, Hakk’ı anlamaktır. Hakk’ı bilmekten daha iyi bir şey olamaz.

Asıl söz söyleyen, Hak’tır.

Dil ise tercümandır.

Acep bunda ne farktır

Fark görmekse, nifaktır

…………………………..

 Ey gönül bir bil de gör

Ol bi nizam sendedir

Sanma ki gayridedir

Hak Allah diyendedir.

…………………………………

Hak varlığına meftunu olan, aklı şuuru neyler.

Aklı şuurdan geçer, daima şükür eyler.

 ……………………………………………..

Eşkâlde olan, eşkâlde kaldı.

Manada olan, manada kaldı.

İkiden bire varan Ahed’e vardı.

Hakk’ın Velileri!

Velilerin ruhu, iki âlemde de tasarruf ehlidir. Hakk’ın bütün velileri, (cisimleri ölmeden önce) ölü sırrına sahiptir. İster cisim, ister ruh şeklinde yaşasınlar, daima onlar Hay’dırlar.

Hayy idrakine var ki, daima diri olasın!

Deme bu ölüdür, bundan ne derman olacak!

Asıl Allah’ın yüce ruhundan ten kılıf olmuş, onda kılıftan soyulmuş, tene bir tığ yeterdir.

Allah’la daim ilgide olanlar, behemehâl her türlü ilgiden azade olmuşlardır. Bunlar Arif-i Billâh zümresindendir. Arifi Billah’ın ne anası ne de babası olmayacağı gibi evlat acısı da duymayacaktır.

Her ilim dönemi, esas ilimden (ilm-i billah’tan) cahildir.

Beni yetişemeyeceğin bir mahalde ve halde görmek istersen, Benden gayriden vazgeçmiş bir mahzunun kalbini seç.  Hazin kalp, her türlü ilgiden arınmış Arifin kalbinden kinayedir.

Bir şeyde hayrete düşüp daraldığın zaman, ehli kuburun yaşayan Velilerinden sor!

Hz Mevlana buyuruyor;

‘Ben öldükten sonra, benim mezarımı yerde aramayınız, benim mezarım arifin kalbidir’.

Akilin aşıka aklı ermediği için, ona zındık ya da deli dendi.

Mürşitlerin, âşıkların asarındaki (eserlerindeki) derinlik, elbette avam-ı Nas’ın idraki dışındadır.

Mürşidi Hak bilen kişi; mürşidin sözünün Hak’tan geldiğini bilmelidir, yani Hak’tan geldiği için Hak’tır. Dolayısı ile bir mürşit, insanı kâmil, kusurları tamamlayıcı bir terbiyeci gördüğünde, ona saygılı ol, hizmette kusur etme!

Miraç Allah’tan gayri olan, şeylerden huruçtur.

Namazı miraç olmayanın, namazı yoktur.

O kimse, namazın her türlüsünden mahrumdur.

Her şeye hamd etmeli, çünkü her şey Allah’ındır. O yaratmıştır, yarattığı her şey Rahman ve Rahim hususiyeti taşır.

Allah yokmuş gibi, düşünmeyin! Allah yokmuş gibi yaşamayın! Yaşayamazsınız!

Allah’a şirk koşmayın!

1- Celi; açık şirk yani put perestlikle,

2- Hafi; gizli şirk, asıl hakiki failin Allah olduğunu görememekle

3- Şirk-i ahfa; daha gizli şirk, nefse önem vermek, ‘ben yaptım’ demekle olur!

Fazilet, zorunlu olmadığımız zaman yaptığımız iyiliklerdir.

Dikkat çekmek için her türlü hale, şekle giren, hakikat açısından mahrum kalır. Şeylerde yani eşyada kalır.

Suretten öte, Senin veçhinin lezzet manzarasını, ebedi ve kerim olan Halik Senden niyaz ederiz!