Allah kendini sever, yarattığı her varlıkta kendisini sever!

Gönül vücudun sarayıdır. Bu sarayın sultanı Allah’tır. Kalbinde Allah olanın, gönlü ne mamur ne şahanedir! Allah kendini sever, yarattığı her varlıkta kendisini sever. Sevginin menşei ve hareketin merkezi ALLAH’TIR. Allah varlığı Vedud isminin lütfü ile daima aktiftir, hareket halindedir. Tüm evren, farklı farklı davranan tek bir şeyden oluşmuştur. Çoğul gözün gördüğü gibi, bireysellikle oluşmuş olan bu çoğul görünüm; aslında bireyselin, bu çoğul içinde kendisini veznediyor, inceliyor olmasıdır. Bu oluşumda, hayat somut olarak tezahür eder ve yaşantısı aktiftir. Hayat bu deneyimlerle formülleşir ve nesilden nesile sürer gider. Bu formül (la ilahe illallah) tüm hayatın aktivitesidir. Ve Allah’ın diri canlı hareketli oluşunun mutlak ifadesidir. Yaratıcılık deneyimi gerektirir, deneyi ifade eder. Sembolik formül kayar.

En büyük ibadet; fıtratı üzerine titremek, Allah vergisi sevmek, kabul etmektir.

 

Hayat nimetine saygı, Rızadır.

 

Ya Rabbi, hayat ibretler manzumesi, idrakimi arttır!

Yarabbi benden razı ol ki, ben de Senden şüphesiz razı olayım.

Allah bana neyi verdiyse ben onu sevdim, benimsedim, şükrettim, razı olmayı diledim.

Bir Âdem neyi seviyorsa, onun sevgilisi odur.

Benim sevdiklerimin arasında, benim sevgime layık olmayanlar da vardır.

İyiyi, iyiliği seven aslında, onun yaratıcısını sever.

Mutlu baba, dergâh açar, gelenleri sever, onlar da onu sever. Sevmeyenler gider. Sevenler gelir. Sevgi karşılıklıdır. Allah bizi, biz Allah’ı severiz.

Hoş görüşlü ve af duygusunu taşıyan insan ne mutlu insandır ve huzurludur! Bir taraftan Dünya, insanı günaha sokar. Buradan af dilenir.

 

İnsan Allah’ı n kuludur, kölesi değil!

Allah insana idrak verdiği için köle değil kuldur.

Kula kul, nefse köle olmaktan; seni idraki ilahi kurtarır. Nefis, insanın kulu olmalıdır, kölesi değil!

Nefsinin her dediğini yapan, nefsinin emrinde esirdir. Nefsinin elinde esir olan, ruhun yüceliğini yaşayamaz. Aklı ve otoriteyi âlâ sayan, asıl Allah’ın âlâ olduğunu bilemez.

Kendisinde güç vehmeden, aslında güçsüzdür. Aciz olduğu için yumruğunu gösterir.

Ruhu besle, o ebedidir. Bedeni besle, o fanidir. Fani olmazsa, ebedi olmaz!

Bilgi Âlim olan Allah’tan nazil olur. Dil verildi konuşmak için, kulak verildi dinlemek için. Söz kelam-ı ilahidendir, güçlü kulak vermelidir, sessiz dinlemek adaptandır. İçinde Allah olmayan bilgiden zarar gelir. İnsan bilgiyi Allah’tan alır. Emanete hıyanet etmemekte titiz olmalıyız.

Mukarrabin; Allah’a en yakın, en önde olanlardır.

Hasenat, kendine iyilik; salihat başkasına iyilik demektir.

 

Veciz sözler

Sen seversen, biz sevilir, sayılır ve seviniriz.

Bu dünyaya doğacak çocuk; bu dünyayı yaşayabilecek hale gelince doğar. Yine insan ölümsüz âlemi yaşabileceği hale gelince ölür.

Burun ile koklamak, burnu bırakınca koku kalmaz. Burnun ötesinde alınan koku, beka kokusudur.

Olmaya değil, güvenmeye ehemmiyet veriyor. Olmadan; emektar görünerek, ucuzu ve kolayı seçiyor.

Yoğunlaşma, teksif edinmek güçtür. Pertavsız denen o mercek ışığı güneşin enerjisini bir araya topladığı için, yöneldiği noktada kalırsa, yakar.

Hatayı kabul etmemek kadar, büyük hata olamaz.

Dinlerin %90’ı hurafedir. %10’u haktır. O da adalettir.

Zulüm iktidarsızlıktır. İktidar olsaydı, kendi zulmüne mani olurdu. Zulmü meşru gösterecek, hiçbir şey yoktur.

Bu fizik âlemde dikte ve robotlaşma olabilir ama bu âlemi terk eden ruhlarda asla robotlaşma olmaz. Serapa mana yani Rab kesilir. Yani aslına döner.

Karı koca arasındaki esas bozukluk, maddi düzen yerinde olsa dahi duygusal baskıdan gelir. Bu erkekte olduğu gibi kadında da böyledir. Bu da onların huylarının farkından gelir.

Birbirleri ile uyuşan ruhlar; bir araya gelirler, beraber mutlu olurlar.